Uyuyordum, ama uyanıktım. Ruhum yine bir vadideydi, ya da ben oraya vadi diyorum bilemiyorum. Doğru kelimeyi bulamıyorum bir türlü. Son zamanlarda kelimelerimi yitirdim.
Pazar yeri kurulmuştu ve bana almam için birşeyler gösteriyordu satıcılar. Yine hiç birini seçemedim.
Gerçek hayattaki gibi değilim rüyalarımda. Hiç bir şeyi beğenemiyorum.
Pazar yerinden uzaklaştım. Dağlarda dolaşırken uzak bir yerde bir şato gördüm. Dışardan şirin gözüken o yere dikkatlice baktığımda duvarların ardını görebiliyordum. Karanlıktı, yerler ıslaktı, sanki bir hapishane gibiydi şato. Ve sonra bir erkekle bir kadın gördüm orada. Sanki bir güç onları ayırmaya çalışıyordu onlar ise ayrılmamak için çabalıyorlardı. Boşuna çabaladıklarının onlarda farkındaydı. Elleri ayrılmak bilmiyordu, dudaklarını zorlukla birleştiriyorlardı. Onlarda gördüğüm tutkuyu daha önce hiç bir yerde görmedim. Ama her şey boşunaydı güç onları koparıyordu. Şatonun daha derinliklerine giden şey kadının bedeniydi. Çabalar sonuçsuz kalmıştı. Zorlada olsa elleri uzaklaştı birbirlerinden. Yüzlerinde ki acıyı görebiliyordum, gözlerinde ki çaresizliği hissettiğim gibi.....
Ben bunu istemiyorum, ben bunu istemiyorum, ben bunu istemiyorum diye sayıklayarak fırladım yataktan. Ağlıyordum, İçimi boşaltmak ister gibi hıçkırıklara boğulmuştum.
Günler sonra ne anladım biliyormusun sevgili?
O kadın bendim.............